Oturduğun yerden kuşlara seslen:
“Bizim için de çırpın kanatlarınızı!
Uçun gidin uzaklara.
Bizim için de gidin!”
Uçun gidin uzaklara.
Bizim için de gidin!”
Onlar kanat çırptıkça,
Ruhlarımız kurtulsun esaretten.
Ruhlarımız kurtulsun esaretten.
Her kanat darbesinde, kurtulalım tüm kalıplardan,
gerekliliklerden!
Kuşlar!
Daha çok çırpın kanatlarınızı!
Çırptığınız her kanatla
Çırptığınız her kanatla
Özgürleştirin ruhlarımızı!
Böylece sen de kuş ol:
Korkma!
Fırtınaya doğru uç.
Cesurca!
Gir fırtınanın içine.
Hisset.
Fırtına ol!
Sonra sakinleş ve
Sadece ol.
Fırtınaya doğru uç.
Cesurca!
Gir fırtınanın içine.
Hisset.
Fırtına ol!
Sonra sakinleş ve
Sadece ol.
Bak ben oldum:
Açtım kanatlarımı, kendime doğru uçuyorum.
Kanat çırptıkça yerimde kalıyorum; ama kanatlarım büyüyor.
Kanatlarım büyüdükçe, daha az çırpıyorum
Kanatlarım o kadar büyüdü ki, artık çırpmıyorum.
Kanatlarım oluyorum, hava oluyorum, bulut oluyorum, gökyüzü oluyorum, uzay oluyorum, evren oluyorum...
Kanatlarımı çırpmasam, yönüm kendim olmasa, nasıl aralanırdı gözümdeki perde?
Kanat çırptıkça yerimde kalıyorum; ama kanatlarım büyüyor.
Kanatlarım büyüdükçe, daha az çırpıyorum
Kanatlarım o kadar büyüdü ki, artık çırpmıyorum.
Kanatlarım oluyorum, hava oluyorum, bulut oluyorum, gökyüzü oluyorum, uzay oluyorum, evren oluyorum...
Kanatlarımı çırpmasam, yönüm kendim olmasa, nasıl aralanırdı gözümdeki perde?
Nasıl özgür kalırdı ruhum kendi yarattığım ve toplumun şekillendirdiği
hapishaneden?
Nasıl huzurla dolardı kalbim?
Siz de bırakın başka kuşların nasıl uçtuğunu ya da uçamadığını.
Siz de bırakın başka kuşların nasıl uçtuğunu ya da uçamadığını.
Kanatlarınızı hep çırpın, yönünüz hep kendiniz olsun.
Bedeniniz dört duvar arasına tıkılı kalsa da, düşünceleriniz hep özgür
olsun
Ve bu özgürlük uğruna, kanatlarınız var gücünüzle açık olsun!