1 Nisan 2020 Çarşamba

Bugün Aynaya Bak


İnsanlar bir fırtınanın içine hapsolmuşken doğa kendine geliyor.
Korona virüsün en büyük özelliği insanın nefes almasını zorlaştırmak; ama korunmak isteyen insanlar evlerine hapsolunca dünya nefes alıyor.
İnsanlar hayvanat bahçelerine tıktıkları hayvanlarla hâlâ empati kuramıyor, yedikleri ya da sömürdükleri hayvanlar için hâlâ pişmanlık duymuyor, doğayı talan etmenin sonuçlarının hâlâ farkında değiller, kullandığı ve tükettiği şeyleri hâlâ sorgulamıyor, biz bu fırtınaya neden maruz kaldık diye sormuyor, hâlâ tüketim derdinde ve nasıl üretime katkıda bulunurum diye kendine bakmıyor!
Eğer fırtına dindiği zaman, havaya, suya, hayvanlara, bitkilere ve tüm yaşama sevgi duyarak, her adımımızı sevgi, saygı ve nezaketle atarak, bilincimizi ve tutumumuzu değiştirerek, alışkanlıklarımızı sorgulayarak bu fırtınadan değişmiş ve ders almış olarak çıkmazsak; dünya yeniden şekillenirken kendimize bu tutarsızlıkla nasıl yer edinmeyi düşünüyoruz?
Bu bir temizlik, doğa bunu yapmak zorundaydı belki de. Doğa bu temizliği yaparken sen de zihnini, kalbini ve bedenini tüm o toksik düşüncelerinden, kalıplaşmış yargılarından, ırkçılığından, nefretinden, kötümserliğinden, bencilliğinden, öfkenden, tembelliğinden, cahilliğinden, egondan temizlesene.
Belki de artık normalimiz budur, hani herkes 2020’ye lanet okuyor ya, belki de diğer canlılar da bize lanet okuyor, belki de yaşadığımız gezegende daha fazla “normal” diye tanımladığımız bir şey olmayacaktır ve buna ayak uydurmamız gerekiyordur? Ve belki de tüm bunların sonunda varacağımız yer sınırsız, sınıfsız, savaşsız, egosuz, yardımsever ve şefkatli bir dünya olacaktır.
Doğada gördüğümüz tek izler kuşların ve kedilerin ayak izleri olsa keşke, takip ettiğimiz tek yol doğanın yolu olsa.
Ardımızda hiç ayak izi bile bırakmasak, zarifçe süzülüp geçsek hayattan, hiçbir şeye zarar vermeden.
Takip ettiğimiz tek yol kalbimizin yolu olsa keşke, taklit ettiğimiz sadece doğa olsa; belki o zaman buluruz kendimizi yeniden, tam da kendimizi bulduk sandığımız yerden.
Ardımızda kazanmadığımız tek bir insan bile bırakmadan ve egomuza yenik düşmeden devam etsek yolculuğumuza, kimseyi kırmadan ve üzmeden yürüyüp geçsek hayattan, tek bir kalp bile kırmadan. En çok da kendimiz olarak; bu önemli. Hatta tek önemli olan bu. 
Aynada gözbebeklerimizin içine saniyelerce değil de dakikalarca bakabilsek...
Sen hiç baktın mı kendine? Kendin olmaya bir an bile yaklaştın mı? 
Aynada gözbebeklerinin içine uzun uzun baktıktan sonra, uzun zamandır senin onu bulmanı bekleyen gerçek senle karşılaştığın için hüngür hüngür ağladın mı?
Bugün aynaya her zaman baktığın gibi değil de kendini arar gibi baksana.
Sen kimsin? Sen gerçekte kimsin? Sen gerçekten kimsin?
Bugün aynaya gerçekten baksana, gözbebeklerinin içine en az iki dakika.
Bugün aynaya kendini çok seviyormuş gibi,
Bugün aynaya beni çok seviyormuş gibi, 
Bugün aynaya düşmanını çok seviyormuş gibi baksana.

Bugün aynada karşılaştığın şeyde, beni de bulsana. 
Bugün aynada karşılaştığın şeyde, sevmediğin bir insanı bulsana.
Bugün kendini bulsana.


Hiç yorum yok: