Hayat o kadar güzel ki…
Okyanuslar, ormanlar, dağlar, denizler o kadar güzel ki...
Hayvanlar, gökyüzü, toprak o kadar güzel ki...
Hayal kurmak, sadece kendini düşünmemek,
üretmek, dolu dolu yaşamak, bazen yan gelip yatmak (ama bazen), yıldızlara
bakmak, yardım etmek, karşılıksız vermek, sadece kendinin değil herkesin
faydasına olacak şekilde hareket etmek, araştırmak, öğrenmek, bilmek o kadar
güzel ki...
Ama en güzeli bildiklerini uygulayabilmek.
Mesela ben doğru olanın sadece kendime değil
başkalarına da faydalı olacak şekilde hareket etmem gerektiğini bilip, bunu
bilmeme rağmen sadece kendi çıkarıma uygun hareket edersem kendimle çelişirim.
Şekerin ve içinde şeker olan şeylerin insanın
DNA yapısını bile bozacak kadar zararlı olduğunu bilip onu yemeye devam
edersem, yine bildiklerimi uygulayamamış olurum.
Bir şeyi bilince, ona sahip olmuyoruz.
Bir şeyi bilip, onu bilmemize rağmen
uygulamayınca o şey bize sahip oluyor, o şeyi uygulamaktan kaçınmanın sonuçları
ve o sonuçların bize hissettirdikleri yüzünden.
Mesela ben haksızlığa uğrayan birinin yanında
durmam gerektiğini biliyorum; buna rağmen o kişinin yanında durmazsam olayın
benle alakası olmamasına rağmen kendime saygımda ve güvenimde azalma olur,
pişmanlık duyarım, an'da kalamam, geleceğimin bazı anları bu huzursuzlukla
ziyan olur.
Mesela ben şekerli ve asitli şeyler yememem ve
içmemem gerektiğini biliyorum, onlar zaten besin değil; bunu bilmeme rağmen
onları yersem yine kendime saygımda ve güvenimde azalma olur, pişmanlık
duyarım, an'da kalamam, geleceğimin bazı anları bu huzursuzlukla ziyan olur,
vicdan azabı çekerim.
Bilmek ayrı, bildiğini uygulamak ayrı.
Bir şeyi bilmek seni o şeye sahip bir insan
yapmaz.
Mesela sen doğru olanın dürüstlük olduğunu
biliyorsun diye bu seni dürüst yapmaz.
Doğru olanın dürüstlük olduğunu bilip de, bir insanla
bir problemin olduğunda, bunu probleminin olduğu insanla konuşmak yerine o
insanın arkasından başkasıyla konuşman seni dürüst yapmaz, dedikoducu yapar,
problemini de çözemezsin.
Bir şeyi bilmek seni o şeye sahip bir insan
yapmaz.
Bir balon düşün yarısına kadar şişmiş,
Gergin
değil, dolu değil.
Ya
havası inecek ve buruş buruş kalacak ya da iyice şişip gerginlikten patlayacak.
Ama o yarısına kadar dolu olmayı seçmiş, sönmemek ve patlamamak için.
Ben
yarısına kadar dolu bir balonum. Benim hakkımda iyi/kötü konuştukların, beni ne
şişiriyor ne de söndürüyor.
Çelişkilerimizle,
arayışlarımızla, farklılıklarımızla; ama en fazla saygı ve hayallerimizle
hayatta hep birlikte olmaya devam edeceğiz.
Ben en
çok kendini seven, kendine saygı duyan, kendine değer veren insanı severim;
çünkü bunları kendine yapmıyorsa bana da yapmaz; o yüzden kendinizi sevin,
kendinize saygı duyun ve kendinize değer verin.
Havası
sönmüş veya gerginlikten patlamış balonlar olmamak için bu çok bilme evresini
artık geçelim.
Bilmek yetmez, uygulama gerekir.
Çünkü ancak bildiğini uyguladığında sen o
erdeme sahip bilge bir insan olursun.