19 Nisan 2021 Pazartesi

Öylesine mi Yaşıyoruz?

Öylesine kalktım yataktan

Amaçsız.

Öylesine gittim zihnimde uzaklara

Plansız.

Öylesine bir şiir yazayım dedim

Uyaksız.

Anlayacağın

Öylesine bir günde

Öylesine yazıyorum bu şiiri.

Bugün öylesine bir gün ki

Öylesine hayaller kuruyorum

Renkleri bir beyaz bir mavi.

En sonunda açık mavi

”Hayat öylesine yaşanır mı?” diyerek öylesine düşündürüyor beni.

Öylesine hayat doluyorum ki sonra.

Öylesine taşıyor içimden sevgi.

Öylesine mutluyum ki bugün

Herkese öylesine yaymak istiyorum bu renkleri.

Şimdi de yazmayı bırakmak istiyorum,

Öylesine bırakmak istiyorum kalemi elimden.

Sana öylesine anlattığım maviyle beyazı birleştirip

Öylesine açık mavi olmak istiyorum.

Öylesine bıraktım kalemi elimden.

 

Korona virüs sayesinde öylesine yaşar olduk, tabii sadece onun sayesinde değil; ekonomi, işsizlik, açlık, intiharlar, kadın cinayetleri, toplumsal adaletsizlik… Her şeye rağmen, umudu sürekli canlı tutmaya yarayan ve her an umut pompalayan bir zamandayız, bahar aylarındayız. Baharda yaşayıp da umutla dolmamak mümkün mü?

 

"İlkbaharda usul usul yürü, doğa ana hamiledir."

İnsanın kalbini okuduğu anda ısıtan bir cümle, bu zarif düşünce içimi umutla dolduruyor.

Ve biliyorum ki şu anda da dünya hamile, yepyeni şeyler doğacak tüm bu gebeliğin sonunda.

Bu salgından bütün dünyalılar olarak değişerek çıkacağız, çıkmalıyız; çünkü asıl dram bu salgından değişmeden çıkmak olur.

Gerçi diğer dünyalıların değişmesine gerek yok; çünkü asıl sıkıntı insanlıkta, kendini diğer dünyalılara zulmedecek kadar yüksek gören insanda.

Ne olursa olsun ben şu anda hepimizi dünyanın karnındaki yeni oluşmaya başlayan bebekler gibi görüyorum, doğumun sonuna kadar düşükler de olacak ve sağlıklı doğumlar da.

Bize düşen bu gebelik sürecinde kendimizden yepyeni ve doğaya saygılı yeni bir kişi doğurmak. 

 

Eh, planlar da değişti haliyle. Denize gireceğim ilk günün planlarını yapardım mart gelir gelmez, şimdi tek planım ailemle beraber hayatta kalmak. Ama yine bu hayal etmeme engel değil: Ayağım kumda, vücudum suyun içinde, rüzgâr bedenimde ve güneş tenimdeyken gölgeme bakıyorum, kendimi hepsinin içinde eriyip her şeyle bir olmuş hissediyorum ve "Sırada ne var?" diye soruyor zihnim içimdeki dinleyene. Cevap hazır: Tüm bu soruları susturup, içimdeki soru sorduğum o dinleyen, o gözlemci, beni sabırla bekleyen o ben olmak var sırada; bunun için çabalamak, bunun için yaşamak...

Kendimiz olma yolunda bahar gibi, doğa gibi, kar yağışındaki o dinginlik ve huzur gibi bir zihin ve kalp diliyorum hepimize; çünkü sadece baharın bize yaşattığı mutluluk için bile umutsuzluğa, vazgeçmeye, pes etmeye hakkımız yok.


Hiç yorum yok: