Kanatları olup da
özgürce uçamayan, huzursuz ve mutsuz bir şekilde kafesinden çıkış yolu arayan
kekliğe sorsan şimdi cehennem var mı diye, sana ne cevap verir?
Endonezya’da yüzlerce yarasayı toplayıp yakan insanların elinden kaçmayı başarmış bir yarasaya sorsan şimdi, eğer cehennem varsa şeytan kimdir diye, ne cevap verir sana?
Ben söyleyeyim ne diyeceğini: “Cehennem var, cehennem Dünya, şeytan da insan.”
Endonezya’da yüzlerce yarasayı toplayıp yakan insanların elinden kaçmayı başarmış bir yarasaya sorsan şimdi, eğer cehennem varsa şeytan kimdir diye, ne cevap verir sana?
Ben söyleyeyim ne diyeceğini: “Cehennem var, cehennem Dünya, şeytan da insan.”
"Cehennem
boş, bütün şeytanlar burada." diyen William Shakespeare bunu boşuna söylemiş
olamaz değil mi?
Dünya sadece bize ait değil, diğer tüm hayvan dostlarımız da Dünyalı.
Dünya sadece bize ait değil, diğer tüm hayvan dostlarımız da Dünyalı.
Bütün o manevi
inançlarımıza rağmen ne meraklıyız dünyevi olan ne varsa.
Bu nasıl bir üstünlük
kompleksi ki kendimizi her şeyin sahibi ve bütün canlıların üstünde görüyoruz?
Bu yaşananlar insanın
doğayla savaşmasının ve doğaya zarar vermesinin sonucu.
Hayvansal protein
tükettikçe hastalık riski yükseliyor ve iklim krizinin en önemli sebeplerinden
biri haline geliyor.
Bu krizin tek sebebi
ekolojik kriz.
Gelecek veganlıkta ve
doğaya savaş açmak yerine onun kurallarıyla, onunla uyumla şekilde yaşamakta.
Bunu öyle ya da böyle
bütün insanlar kabul edecek, yoksa görüyorsunuz ki doğa kendi işini hallediyor.
Sorsan herkes inançlı,
herkes tam teslimiyet içinde, market rafları ve maske satıcıları aksini gösterse
de.
O kadar inançlı ki bir
çölyak hastasının ihtiyacı olan glutensiz unu evinde stoklamış.
O kadar teslimiyet
içinde ki, bir kanser hastasının ihtiyacı olan maskeyi sağlıklı olmasına rağmen
evinde stoklamış.
“Herkes bana bir şey
olmaz.” diyor, “Allah korur beni, Allah’ın evine virüs bulaşmaz.”
Peki ölürsen ne
olacak, Allah’ın takdiri mi?
Bu nasıl bir ikilem?
Pandemi ilan edilen
bir dönemde ucuzluk var diye nasıl koşa koşa mağazaya gidersin?
Hani dünya malı
dünyada kalıyordu?
Her şeyi bir kenara
bırakın, hayatınız bu kadar ucuz mu sizin, kendinize verdiğiniz değer bu mu?
Canınızdan daha önemli
hangi eşya olabilir?
Kendi
adınıza bir korkunuz olmasa bile, başkasına sebep olmaktan da mı korkmuyorsunuz?
Cehalet, cahil özgüveni
ve doğaya bu kadar zarar vererek göreceğiniz tek şey ölümler olur maalesef.
Zaman çok hızlı
ilerliyor diyorduk, sanki zaman yavaşlamaya başladı, fark ettiniz mi?
Mesela öğrenci yurduna
ahır benzetmesi yapılınca benim için zaman resmen dondu, ben de dondum.
Bazı ülkelerin kronik
hastaları ve yaşlıları gözden çıkarması veya gözden çıkarmak zorunda kalmasıyla
ilgili haberleri okuyunca yine donduk zamanla beraber.
Hala
insanların ev gezmelerine gittiğini, ibadetlerini ibadethanelerde yaptıklarını,
karantinadan kaçmaya ve kaçırılmaya çalışan insanları görünce de donuyor her
şey; çünkü dünya bu haldeyken bunu yapmak intihar ve cinayet girişimiyle
eşdeğer geliyor bana.
İnsanların
evlerine yaptıkları stokları çekip paylaştığı görüntüleri izlerken hele zaman
da donuyor, ben de donuyorum; ama bir tek hissettiğim utanç donmuyor, çığ gibi büyüyor.
Dikkat
edin o stokladıklarınızı yerken obez olmayın, kilo da bir sürü sağlık sorununa
sebep oluyor sonuçta.
Ne
kadar çabuk değişiyor her şey, geçen hafta neler konuşuyorduk hatırlayan var
mı?
Ne
olacaksa olacak, hiçbirimiz doğa karşısında güçlü değiliz.
Şu
anda ilk yapmamız gereken kendimiz, sevdiklerimiz ve insanların geri kalanı
için dışarıya çıkmayı en aza indirip, virüsten korunmak için uzmanların dediği
ne varsa yapmak.
Kimse
bizden büyük büyük dedelerimiz ya da ninelerimiz gibi cepheye çıkıp savaşmamızı
ve ölmemizi beklemiyor, tek istenilen evden dışarı çıkmamamız.
Yeni
bir başlangıç yapalım kalan ömrümüz için; doğayı yok etmeyi, doğayla savaşmayı,
hayvan cinayetlerini ve hayvan sömürüsünü bırakalım artık.
Zihnimizdeki
bütün kaotik düşünceleri baharla beraber gömelim toprağa, toprak affedicidir, bize
papatya olarak geri verir endişemizi.
Doğa
hızla tamir eder kendisini ve eğer istersen kendini ısrarla doğanın bir parçası
olarak görmemene rağmen seni de iyileştirir.
Bak,
insanların yokluğunda ne güzel iyileştirdi kendini Venedik’te, su berraklaştı,
balıklar geri döndü, kuğular yüzüyor o berrak suda şimdi.
Belki
de doğa dünyayı bir virüsten temizlemeye çalışıyordur, insandan, ne dersin?
Küresel
ve yerelde ne yaşarsak yaşayalım, bütün bu olayların verdiği mesajı ben
kendimce şöyle yorumladım:
Korkunun yerine
sevgiyi,
Nefretin yerine şefkati,
Öfkenin yerine merhameti,
Baskının yerine özgür bırakmayı,
Utandırmanın yerine yardım etmeyi,
Küçümsemenin yerine anlamayı,
Yargılamanın yerine saygı duymayı,
Bencilliğin yerine paylaşımı,
Kıskançlığın yerine mutluluğu,
Açgözlülüğün yerine bölüşmeyi,
Benim yerime kendini koy.
En kısa sürede yeniden sarılabilmek dileğiyle…
Nefretin yerine şefkati,
Öfkenin yerine merhameti,
Baskının yerine özgür bırakmayı,
Utandırmanın yerine yardım etmeyi,
Küçümsemenin yerine anlamayı,
Yargılamanın yerine saygı duymayı,
Bencilliğin yerine paylaşımı,
Kıskançlığın yerine mutluluğu,
Açgözlülüğün yerine bölüşmeyi,
Benim yerime kendini koy.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder