3 Mayıs 2020 Pazar

Mutsuz Bir Akbaba


Körüz hepimiz,
Yalanlarla perde çekmişiz gözlerimize.
Sağırız hepimiz,
Duymak istediklerimizle tıkamışız kulaklarımızı.
Dilsiziz hepimiz,
Kırıcı sözlerimizle kesmişiz dilimizi.
Körelmiş dokunma duyumuz,
Hissetmeden dokunur olmuşuz;
Çünkü kalbimizi küçültmüşüz,
Beynimizle orantılı.
Umutları öldürüp, küçük düşünür olmuşuz.
Hapsedip ruhumuzu, işkence eder olmuşuz.
Koku alma duyumuz gelişmiş sadece;
Birer akbaba olmuşuz, ızdırabın kokusunu alan,
Hem leşleri hem kendini yiyen birer akbaba.
Mutsuz bir akbaba konuşmaya başlamış sonra:
Gözlerim sağır, kulaklarım kör.
Ellerim duyuyor, dudaklarım ağlıyor.
Kalbim sustukça, ruhum çığlık atıyor.
İçimdeki büyüdükçe, küçülüyor her şey.
Küçüldükçe anlamlar, boşluğum büyüyor.
Boşluğum büyüyor,
Direniyorum,
Alamıyor beni de içine.
Boşluk benim içimde,
Beni içine alamadan.
Savaşmıyorum onunla.
Kör kulağımın gözleri,
Sağır gözlerimin kulağı oluyorum.
Dudaklarım da ağlamıyor,
Ellerim de duymuyor artık;
Ben büyüdükçe, her şey küçülüyor çünkü.
Ve sonra fark ediyorum
Boşluk da benim, onu yaratan da.

Hiç yorum yok: