9 Temmuz 2020 Perşembe

Umut Fakirin Ekmeği Değil, Güçlünün Zehiri

Nasıl ağaca, serinliğe, gölgeye ihtiyaç duyuyorsa doğada tüm canlılar; insanlar da dik duruşlu ve dürüst birini görünce ona doğru çekiliyor. İnsanların içindeki güveni ve umudu öldürmeyin ki, gölgeleri genişlesin.

 

Günübirlik çıkarlar ve beklentiler için değişen insanların aksine, doğası gereği ve asilce uyum sağlamak için, nasıl derisini değiştirmeye ihtiyaç duyuyorsa yılan; her zaman kendi kalıp, başkaları için değişmeyen, sürekli kendini geliştiren insanların kalbini kırmayın ki, yanlışa yanlış diyebilen erdemli insanlar çoğalsın.

 

Bunu kendiniz bile yapmış olsanız haksızlık karşısında tavır alın ki, yarın haksızlığa uğradığınızda insanlar sizin yanınızda olsun. Her zaman doğrunun yanında durun ki, insanlar hayatın acımasız olduğunu düşünmesinler. Oysa acımasız olan insanlar, hayatın bir suçu yok. Hayat net. Hayat olduğu gibi. Hayat tüm asilliğiyle insanların amansızlığı içinde suçsuzca akmaya devam ediyor. Hayatı öyle görmeyi sağlayan zorla korku, din, ayrımcılık öğretilen zihinlerimiz. Keşke herkes hayat kadar net olsa.

 

Her şeye rağmen insanların çok iyi olduğu bir konu var, haklarını yemeyelim: Suçu başkalarına atmak. Hayat suçlu olur, güneş suçlu olur, toprak suçlu olur, başkası suçlu olur; ama insanın kendisi asla suçlu olmaz. Ben kendimden biliyorum hayatı, her şeyde hep kendinde hata arar, hep kendini eleştirir; çünkü kendini değiştirmek daha kolaydır ve insanların bencilliğini görmekten daha az acıtır. Neden başkaları da hayat gibi yapmıyor, o zaman her şey çok daha kolay olmaz mı?

 

Her gün için, bugün için, yarın için, birkaç ay sonrası için, net olmayan ileri bir tarih için zalimce umut pompalayanlar, verdiği sözleri asla tutmaz. İnsanların hayatını, sağlığını, psikolojisini, eşini, ailesini nasıl etkilediğini düşünmez, düşünürmüş gibi bir imaj çizer; halbuki tek düşündüğü kendisi ve yakın çevresidir. Bunlar yüzünden insanlar umut kelimesinden korkar hale gelir, hatta hayalleri ve kalbi defalarca kırıldığı için yorgun ve bitkin düşen bu insanların ilahi adalet kelimesini duyunca tüyleri diken diken olur.

 

Hayatın içinde her zaman dürüstçe, iyi ve güzel bir dünya için mücadele veren bu insanların içinde öfke birikmeye başlar yavaş yavaş; çünkü bu umut tacirleri başkalarına karşı inançlarını ve güvenlerini sarsmış, içlerinde umut kırıntısı bırakmamıştır. Hayatın içinde bir sürü kötülük, sahtekarlık, vicdansızlık yapan insanların her zaman kazanacağına olan inancı artmaya başlamıştır bile bu yorgun kalplerin. Aslında bu kişiler o kadar iflah olmaz birer savaşçıdır ki, nasıl oluyor bilmem, dakikalar sonra insanların iyi niyetli olduğuna inanacak kadar çıldırmış ve herkesin ne kadar iyi ve güvenilir olduğunu düşünmeye başlayacak kadar iyimserdir. Yaşadıkları onca hayal kırıklıkları ve kötülere rağmen ne umutları ne de sevgileriyle bir türlü tükenmezler.

 

Haydi o zaman hep beraber soralım:

 

Tüm insanların, tüm dinlerin, tüm yönetimlerin faşistlerinden ve yobazlarından,
İnsanları inanışına ya da inanmayışına göre sınıflandıranlardan,
Kalbi sevgi ve merhametten yoksun olan insanlardan arınmış bir dünya isteği çok mu?


Kendinden olmayan ve kendileri gibi düşünüp inanmayan herkese düşman,

Kalbi atan başka bir canlıyı öldürebilecek kadar gözü dönmüş insanlardan uzak bir toplum hayali çok mu?

 

Yalan söyleyip kandırmadan, insanları olmayacak hayallerin peşinden sürüklemeden,

Tutkuyla ve umutla hayata tutunan insanlara karşı dürüst olmak zor mu?

 

Bugün gökyüzünde zaman zaman bazı kuşlar rüzgarla beraber çok güzel danslar yaptılar,
Survivor’da kimin eleneceği umurlarında değildi,
Ödemeleri gereken bir kiraları ve faturaları yoktu,
Kredi borçları yoktu,
Çevrelerinde onların hayat enerjisini emen, yalan söyleyen, haklarında kötü konuşup dedikodularını yapıp yüzlerine gülen ikiyüzlü birileri yoktu,
İnançları ya da hayata baktıkları pencere sebebiyle onlara baskı uygulayanlar yoktu.
Bugün sahilde umutsuzca uzaklara bakan dalgın insanlar vardı,
Onlar kuşlar gibi dans etmiyordu,
Kuşlar Dünya'da yaşadıkları için insanlar gibi maddi veya manevi bedel ödemek zorunda değildi.
Kuşlar için hayat çok kolaydı,
Kuşlara hayatı zorlaştıran yine insanlardı.
İnsanın olduğu her yerde mutsuzluk vardı.

Kuşlar gibi özgür ve mutlu olsak, çok mu?

 

 


Hiç yorum yok: