Nasıl ağaca, serinliğe, gölgeye ihtiyaç duyuyorsa
doğada tüm canlılar; insanlar da dik duruşlu ve dürüst birini görünce ona doğru
çekiliyor. İnsanların içindeki güveni ve umudu öldürmeyin ki, gölgeleri
genişlesin.
Günübirlik çıkarlar ve beklentiler için değişen
insanların aksine, doğası gereği ve asilce uyum sağlamak için, nasıl derisini değiştirmeye ihtiyaç duyuyorsa
yılan; her zaman kendi kalıp, başkaları için değişmeyen, sürekli kendini
geliştiren insanların kalbini kırmayın ki, yanlışa yanlış
diyebilen erdemli insanlar çoğalsın.
Bunu kendiniz bile yapmış olsanız haksızlık karşısında
tavır alın ki, yarın haksızlığa uğradığınızda insanlar sizin yanınızda olsun.
Her zaman doğrunun yanında durun ki, insanlar hayatın acımasız olduğunu düşünmesinler.
Oysa acımasız olan insanlar, hayatın bir suçu yok. Hayat net. Hayat olduğu
gibi. Hayat tüm asilliğiyle insanların amansızlığı içinde suçsuzca akmaya devam
ediyor. Hayatı öyle görmeyi sağlayan
zorla korku, din, ayrımcılık öğretilen zihinlerimiz. Keşke herkes hayat kadar net olsa.
Her şeye rağmen insanların çok iyi olduğu bir konu
var, haklarını yemeyelim: Suçu başkalarına atmak. Hayat suçlu olur, güneş suçlu
olur, toprak suçlu olur, başkası suçlu olur; ama insanın kendisi asla suçlu
olmaz. Ben kendimden biliyorum hayatı, her şeyde hep kendinde hata arar, hep
kendini eleştirir; çünkü kendini değiştirmek daha kolaydır ve insanların
bencilliğini görmekten daha az acıtır. Neden başkaları da hayat gibi yapmıyor,
o zaman her şey çok daha kolay olmaz mı?
Her gün için, bugün için, yarın için, birkaç ay
sonrası için, net olmayan ileri bir tarih için zalimce umut pompalayanlar,
verdiği sözleri asla tutmaz. İnsanların hayatını, sağlığını, psikolojisini,
eşini, ailesini nasıl etkilediğini düşünmez, düşünürmüş gibi bir imaj çizer;
halbuki tek düşündüğü kendisi ve yakın çevresidir. Bunlar yüzünden insanlar
umut kelimesinden korkar hale gelir, hatta hayalleri ve kalbi defalarca kırıldığı
için yorgun ve bitkin düşen bu insanların ilahi adalet kelimesini duyunca tüyleri
diken diken olur.
Hayatın içinde her zaman dürüstçe, iyi ve güzel
bir dünya için mücadele veren bu insanların içinde öfke birikmeye başlar
yavaş yavaş; çünkü bu umut tacirleri başkalarına karşı inançlarını ve
güvenlerini sarsmış, içlerinde umut kırıntısı bırakmamıştır. Hayatın içinde bir
sürü kötülük, sahtekarlık, vicdansızlık yapan insanların her zaman kazanacağına
olan inancı artmaya başlamıştır bile bu yorgun kalplerin. Aslında bu kişiler o
kadar iflah olmaz birer savaşçıdır ki, nasıl oluyor bilmem, dakikalar sonra
insanların iyi niyetli olduğuna inanacak kadar çıldırmış ve herkesin ne kadar
iyi ve güvenilir olduğunu düşünmeye başlayacak kadar iyimserdir. Yaşadıkları
onca hayal kırıklıkları ve kötülere rağmen ne umutları ne de sevgileriyle bir
türlü tükenmezler.
Haydi o zaman hep beraber soralım:
Tüm insanların, tüm dinlerin, tüm
yönetimlerin faşistlerinden ve yobazlarından,
İnsanları inanışına ya da inanmayışına göre
sınıflandıranlardan,
Kalbi sevgi ve merhametten yoksun olan
insanlardan arınmış bir dünya isteği çok mu?
Kendinden olmayan ve kendileri gibi düşünüp inanmayan herkese düşman,
Kalbi atan başka bir canlıyı öldürebilecek
kadar gözü dönmüş insanlardan uzak bir toplum hayali çok mu?
Yalan söyleyip kandırmadan,
insanları olmayacak hayallerin peşinden sürüklemeden,
Tutkuyla ve umutla hayata tutunan
insanlara karşı dürüst olmak zor mu?
Bugün gökyüzünde zaman zaman bazı
kuşlar rüzgarla beraber çok güzel danslar yaptılar,
Survivor’da kimin eleneceği umurlarında
değildi,
Ödemeleri gereken bir kiraları ve faturaları
yoktu,
Kredi borçları yoktu,
Çevrelerinde onların hayat enerjisini emen,
yalan söyleyen, haklarında kötü konuşup dedikodularını yapıp yüzlerine gülen
ikiyüzlü birileri yoktu,
İnançları ya da hayata baktıkları pencere
sebebiyle onlara baskı uygulayanlar yoktu.
Bugün sahilde umutsuzca uzaklara bakan dalgın
insanlar vardı,
Onlar kuşlar gibi dans etmiyordu,
Kuşlar Dünya'da yaşadıkları için insanlar gibi
maddi veya manevi bedel ödemek zorunda değildi.
Kuşlar için hayat çok kolaydı,
Kuşlara hayatı zorlaştıran yine insanlardı.
İnsanın olduğu her yerde mutsuzluk vardı.
Kuşlar gibi özgür ve mutlu olsak,
çok mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder