Merhaba korona!
Senden sonra dünya değişecek demişlerdi, haklı çıktılar, her
şey daha da kötüye gitti.
Bütün bu krizler ve ölümler boşuna olmayacak diye umut ettim;
ama görüyorum ki boşuna.
Bir süredir benimlesin, karantinada yedinci günüm, merak
edenler için detaylı bilgi vereyim:
Halsizlik, vücut ağrısı, baş ağrısı, sırt ağrısı, göğüs
kafesimde baskı, ateş, ateşli olma hissi, göz yanması ve göz ağrısı, boğaz
kuruluğu, burun tıkanıklık hissi, yorgunluk, ilk günlerde rahat nefes alamama,
göğüs kafesimde ağrı, ilk günlerde az öksürük ve iştahsızlıkla misafir
oluyorsun bedenimde. Tat ve koku kaybı, o nefes kesen öksürük dışında neredeyse
bütün belirtilerinde benimlesin. Halsizlik ve vücut ağrısı bedenimi terk
etmedi, iki gün önce ilaçlarım bitti. Her gün C ve D vitamini alıyorum. Turunçgiller,
soğan, turşu, şalgam suyu, bol su, bitki çayı ve soda limonu her gün
tüketiyorum. Yastık ve nevresimleri iki günde bir değiştiriyoruz. Her gün
bulunduğum ortamı iki kere on beşer dakika havalandırıyorum, ben de biraz
balkonda oturuyorum bu sürede. Şu halsizlik bir geçse, bir ayaklansam neler
yapacağımı hayal ediyorum.
Bir yandan da insanların moralimi bozmamasına çabalıyorum.
“Sakınan göze çöp batar.” “Sen gördüğüm en dikkat eden kişiydin, sen bile
korona olduysan demek ki hiçbir şey işe yaramıyor.” İnsanlardan bunları
duyarken içimde kabaran hisleri sana tarif edemem. Tek benim dikkat etmem
yetmedi! Herkes dikkat etmeliydi! Bu sadece benim mücadelem değil, hepimizin
mücadelesi! Anlamak bu kadar mı zor? “Nasılsa hepimiz bu hastalığı yaşayacağız,
herkes korona olacak.” Hele bunu duyunca… Böyle düşünenlerin koronaya
yakalanması lazım, bizim yaşadıklarımızı yaşamaları lazım, basit sanıyorlar,
şaka sanıyorlar. Maske takmayanlar, maske takan insanları taciz ediyor resmen.
Ben yaşadım! Yanımdan geçerken öksürenler, benim yanıma gelince maskesini
indirenler, yanıma gelince maskesini indirip birine yüksek sesle seslenenler…
Her türlü tacize maruz kaldım ve sonunda korona oldum! İkinci kere
yakalanmayacağımın da garantisi yok, ki ikinci kere hastalananların daha ağır
atlattığını okuyoruz her yerde. Can güvenliğim yokmuş gibi hissediyorum.
Görüyorsun ya korona, kontrolümüzde olmayan şeyler ve kontrol
dışı gelişen bazı olaylar bazen bu kadar acıtabiliyor. İnsanlar dürüst
insanları sevmiyorlar, kendi ikiyüzlü dünyalarında. Sonra kendi çıkarları için
en ufak bir dürüstlüğe ihtiyaç duyduklarında, sahteliklerde gerçeklik aramaya
başlıyorlar. Halbuki ben haykırmak istiyorum “Yaşadığımız her bir
saniyenin el ele, sırt sırta, omuz omuza ve tüm kalbimizle hakkını vereceğiz!!”
diyerek; ama biliyorum ki yine yalnız kalacağım, ta ki birinin çıkarı için
faydalı olana dek.
Merhaba Dünya!
Sarsıyorsun, sallıyorsun bizi,
uyuyanlarımızı da uyandırmak için.
Benimle uyum sağlayın, beni yok
etmeyin, benimle savaşmayın diyorsun.
Ama aslında kimsenin umrunda
değilsin.
Üzülme, ben bunu çoğu zaman
insanlara da söylüyorum: “Kimsenin umrunda değilsin, sen kendini düşünmezsen
eğer kimse seni düşünmeyecek. Birinin bir şey yapmasını bekleme; çünkü kimse
senin için bir şey yapmayacak.”
Ama Dünya, umudu da bize sen
öğretmedin mi? Kupkuru dalları yeniden çiçek açtırıp, o dallardan meyve
yedirmedin mi bizlere?
Deneyelim mi bir kere daha o umudun
hatırına rica etmeyi: Doğayı yok etme artık insan. Dünya senin evin.
Merhaba kendini siyasetin içinde
gören herkes! Size de söylemek istediklerim var:
Görmek
istediğimiz tek zirve herkesin mutlu, huzurlu, sağlıklı, güvenli, refah içinde,
borçsuz, umudunu kaybetmemiş, intiharın olmadığı, kadınların ve çocukların her
zaman güvende olduğu, hayvanların kendi ecelleriyle öldüğü, bilim ve
teknolojide ilerlemiş, teoride değil pratikte herkesin düşüncelerini korkmadan
söyleyebildiği ve bunun için cezalandırılmadığı, işsizliğin olmadığı, öğrencilerin
nasıl yemek yiyeceklerini değil topluma ve dünyaya nasıl katkıda
bulunacaklarını düşündüğü, sağlam binalarda yaşayıp yuvalarımızda huzurlu
uyuduğumuz, 20'li yaşlardaki gençlerimizin o yaşta ölmeyip yaşlılıklarında da dünyayı
gezebildiği, kimsenin düşünceleri yüzünden birbirini dışlamadığı, sadece birkaç
kişinin ya da kendimizin değil herkesin hayrını düşündüğümüz, kardeşçe
yaşadığımız özgür bir toplumdur.
Lütfen
biraz da bizi düşünün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder