19 Kasım 2020 Perşembe

Koronada Yedinci Gün

 Merhaba korona!

Senden sonra dünya değişecek demişlerdi, haklı çıktılar, her şey daha da kötüye gitti.

Bütün bu krizler ve ölümler boşuna olmayacak diye umut ettim; ama görüyorum ki boşuna.

Bir süredir benimlesin, karantinada yedinci günüm, merak edenler için detaylı bilgi vereyim:

Halsizlik, vücut ağrısı, baş ağrısı, sırt ağrısı, göğüs kafesimde baskı, ateş, ateşli olma hissi, göz yanması ve göz ağrısı, boğaz kuruluğu, burun tıkanıklık hissi, yorgunluk, ilk günlerde rahat nefes alamama, göğüs kafesimde ağrı, ilk günlerde az öksürük ve iştahsızlıkla misafir oluyorsun bedenimde. Tat ve koku kaybı, o nefes kesen öksürük dışında neredeyse bütün belirtilerinde benimlesin. Halsizlik ve vücut ağrısı bedenimi terk etmedi, iki gün önce ilaçlarım bitti. Her gün C ve D vitamini alıyorum. Turunçgiller, soğan, turşu, şalgam suyu, bol su, bitki çayı ve soda limonu her gün tüketiyorum. Yastık ve nevresimleri iki günde bir değiştiriyoruz. Her gün bulunduğum ortamı iki kere on beşer dakika havalandırıyorum, ben de biraz balkonda oturuyorum bu sürede. Şu halsizlik bir geçse, bir ayaklansam neler yapacağımı hayal ediyorum.

Bir yandan da insanların moralimi bozmamasına çabalıyorum. “Sakınan göze çöp batar.” “Sen gördüğüm en dikkat eden kişiydin, sen bile korona olduysan demek ki hiçbir şey işe yaramıyor.” İnsanlardan bunları duyarken içimde kabaran hisleri sana tarif edemem. Tek benim dikkat etmem yetmedi! Herkes dikkat etmeliydi! Bu sadece benim mücadelem değil, hepimizin mücadelesi! Anlamak bu kadar mı zor? “Nasılsa hepimiz bu hastalığı yaşayacağız, herkes korona olacak.” Hele bunu duyunca… Böyle düşünenlerin koronaya yakalanması lazım, bizim yaşadıklarımızı yaşamaları lazım, basit sanıyorlar, şaka sanıyorlar. Maske takmayanlar, maske takan insanları taciz ediyor resmen. Ben yaşadım! Yanımdan geçerken öksürenler, benim yanıma gelince maskesini indirenler, yanıma gelince maskesini indirip birine yüksek sesle seslenenler… Her türlü tacize maruz kaldım ve sonunda korona oldum! İkinci kere yakalanmayacağımın da garantisi yok, ki ikinci kere hastalananların daha ağır atlattığını okuyoruz her yerde. Can güvenliğim yokmuş gibi hissediyorum.

Görüyorsun ya korona, kontrolümüzde olmayan şeyler ve kontrol dışı gelişen bazı olaylar bazen bu kadar acıtabiliyor. İnsanlar dürüst insanları sevmiyorlar, kendi ikiyüzlü dünyalarında. Sonra kendi çıkarları için en ufak bir dürüstlüğe ihtiyaç duyduklarında, sahteliklerde gerçeklik aramaya başlıyorlar. Halbuki ben haykırmak istiyorum “Yaşadığımız her bir saniyenin el ele, sırt sırta, omuz omuza ve tüm kalbimizle hakkını vereceğiz!!” diyerek; ama biliyorum ki yine yalnız kalacağım, ta ki birinin çıkarı için faydalı olana dek.

 

Merhaba Dünya!

Sarsıyorsun, sallıyorsun bizi, uyuyanlarımızı da uyandırmak için.

Benimle uyum sağlayın, beni yok etmeyin, benimle savaşmayın diyorsun.

Ama aslında kimsenin umrunda değilsin.

Üzülme, ben bunu çoğu zaman insanlara da söylüyorum: “Kimsenin umrunda değilsin, sen kendini düşünmezsen eğer kimse seni düşünmeyecek. Birinin bir şey yapmasını bekleme; çünkü kimse senin için bir şey yapmayacak.”

Ama Dünya, umudu da bize sen öğretmedin mi? Kupkuru dalları yeniden çiçek açtırıp, o dallardan meyve yedirmedin mi bizlere?

Deneyelim mi bir kere daha o umudun hatırına rica etmeyi: Doğayı yok etme artık insan. Dünya senin evin.

 

Merhaba kendini siyasetin içinde gören herkes! Size de söylemek istediklerim var:

Görmek istediğimiz tek zirve herkesin mutlu, huzurlu, sağlıklı, güvenli, refah içinde, borçsuz, umudunu kaybetmemiş, intiharın olmadığı, kadınların ve çocukların her zaman güvende olduğu, hayvanların kendi ecelleriyle öldüğü, bilim ve teknolojide ilerlemiş, teoride değil pratikte herkesin düşüncelerini korkmadan söyleyebildiği ve bunun için cezalandırılmadığı, işsizliğin olmadığı, öğrencilerin nasıl yemek yiyeceklerini değil topluma ve dünyaya nasıl katkıda bulunacaklarını düşündüğü, sağlam binalarda yaşayıp yuvalarımızda huzurlu uyuduğumuz, 20'li yaşlardaki gençlerimizin o yaşta ölmeyip yaşlılıklarında da dünyayı gezebildiği, kimsenin düşünceleri yüzünden birbirini dışlamadığı, sadece birkaç kişinin ya da kendimizin değil herkesin hayrını düşündüğümüz, kardeşçe yaşadığımız özgür bir toplumdur.

Lütfen biraz da bizi düşünün.

Hiç yorum yok: