1 Kasım 2020 Pazar

Kurumuş Ağaç

Bankta oturmuş, kuruyan ağacı izliyordu saatlerdir, hiç sağa sola bakmadan, neredeyse hiç kıpırdamadan.

Ama zihni ve kalbi, bedeni gibi hareketsiz değildi, duygudan duyguya düşünceden düşünceye koşuyordu kurumuş ağaca bakarak:

“Kendi duyguları ve düşünceleri konusunda dürüst olmadığı için, karşısına dürüst bir insan çıkınca panikleyen, korkan, şaşıran insanlar da tıpkı bu ağaç gibiler.

Dürüst olamadıkları için en başta kendilerine zarar verirler; çünkü çoğu zaman kendilerine karşı bile dürüst değiller.
Bu ağaç gibi içi kurur dürüst olmayan kişinin.”

Kurumuş ağacın etrafına bakmaya başladı düşünmeye ara vermeden:
“Halbuki hayatı bu kadar zorlaştırmaya, sorunları ya da kişileri kafada evirip çevirmeye, kafada senaryolar yazmaya hiç gerek yok.
Dürüstlük aslında çok basit, zor olan dürüst olmamayı seçmek.
Basit olan yolu seçin, siz de dürüst olun.
O zaman kurumazsınız, yeniden tomurcuklanıp çiçekler açarsınız.
Hem dürüst insanın sizden tek bir beklentisi olur, kendisi gibi dürüst ve açık sözlü olmanız; çünkü onlara karşı dürüst olmamanız onları kırar, bu ağacın dalları gibi.”

Kurumuş ağacın yanına gitti, ağacın her yerini yakından incelemeye başladı düşünmeye ara vermeden:

“Kapıyı çalıp çalmamakta tereddüt etme.
Ya kendine güvenip o kapıyı çalacaksın -sonucu ne olursa olsun- ya da kapıyı çalmayacaksın.
Eğer korkup da o kapıyı çalmazsan aklın hep orada kalacak,
Bir keşke daha birikecek pişmanlıklar havuzunda.
“Keşke deneseydim.”, diyeceksin,
“Şimdi olsa yapardım.” derken kendini suçlayacaksın,
Kendine az olan güvenin iyice tükenecek.
Peki ya denersen?
“Denedim ve oldu.” ya daDenedim ve olmadı.” diyeceksin;

Tecrübe ve öz güven havuzun dolacak bu sefer.”

Ağacın dallarını yavaşça kırarken, kırdığı bir dalın kırıldığı noktanın tam kurumadığını gördü, ağacı yaşatmak için hala umut vardı,

Nefes aldığımız sürece her şey için umut yok muydu zaten?

Ağacın etrafını ve kuruyan dallarını temizlerken, yavaşça sulamaya başladı ağacı kalbindeki umutla ve zihnindeki yavaşlayan düşüncelerle:
“Dürüst oldukça hiçbir şeyden korkmaya gerek yok.

Dürüst ve cesur olmaya devam ettikçe, bu sefer başka kapılar açılacak.
Ve bir bakmışsın ki,
Kapıları açan sen olmuşsun.
Kapıları açtıran sen olmuşsun.
Sen, o kapı olmuşsun...”

Vazgeçmeyip, onun için emek ve çaba harcadığı kurumuş ağacın meyvelerinden yemeye gitti bir mevsim sonra.

Mevsimler geçtikçe geçmez dediği her şey geçiyordu hayatından, zaman gibi.

Mevsimler değiştikçe, değişmez dediği her şey değişiyordu, kendi gibi.

Sonunda bir gün ağaç öldü, her şey gibi.

O ağaçtan kendine bir kapı yaptırdı, hayatı özetler gibi.

Hiç yorum yok: