Her şey için zamanımız var sanıyoruz, hiçbir şeyin sonu yokmuş gibi geliyor; bu kadar rahat kırıp, döküp, yaşadığımız gezegene ve insanlara bu kadar rahat zarar verebilmemiz ondan sanırım.
Telafi edecek vaktimiz var sanıyoruz.
Kırılan kalbi kazanmanın, kırmak kadar kolay olduğunu sanıyoruz.
Kendimizi çok uyanık, karşımızdakini hiçbir şeyi fark etmeyecek ve her şeyi
unutacak kadar aptal zannediyoruz.
Hareketlerimiz insanların hayatını mahvetmez, insanları üzmez, insanları
yıkmaz, aileleri parçalamaz, insanların kendini yiyip bitirmesine sebep olmaz,
hatta insanların ölümüne sebep olmaz sanıyoruz.
Bize bir şey olmaz sanıyoruz -ona bir şey olur da bana olmaz. Hatta bazı
insanların sırf kendine bir şey olmasın diye girmediği ve şeklini almadığı kap
kalmıyor.
Söylesene baba, bu insanlara ve bize, ne demek isterdin
Kurşunlu Mezarlığı’ndan?
Hayatlarımızı nasıl yaşamamızı isterdin?
Birbirimize nasıl davranmamızı isterdin?
Peki kendimize nasıl davranmamızı isterdin?
Ah be baba…
Zaman geçtikçe hiçbir şeyin azaldığı yok, seni daha
çok özlüyorum.
İçimde açılan boşluk her an daha da büyüyor.
Ah be baba…
Keşke daha çok vaktimiz olsaydı…
Keşke daha çok sarılsaydık…
Keşke daha çok…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder