31 Ekim 2021 Pazar

Turp

Biliyor musun, uçurumdan düşen bir kaya dibe vurduğunu bilir.

Mutsuzdur.

Düştüğünden değil, düşmemeyi istemeyişinden mutsuzdur.

Kurtulmayı istemez; ama arzular.

Ben de çok arzuladım, şuursuzca.

Aradığımı sandığım şeyler her zaman bulduğumu sandığım şeylerde ya da yerlerde olmadı.

Bu benim yanılgımdı.

Hayatım böyle bir yanılgı çemberiydi.

Uçurumdan düşmemeyi bu yüzden istemiyordum.

Tutunamıyordum.

An’ı yaşıyordum.

Biliyor musun, tutunamayanlar an’ı yaşar;

Geçmiş ve geleceklerine tutunamamışlardır çünkü.

Ben de ne hatırlamak ne de ümit etmek istiyordum.

Zaten ben şekilsiz kara bir turptum.

Altı üstü bir turp.

Hem de kapkara.

Kendimi hiç sevmiyordum, diğerlerini de sevmiyordum.

Karanlığa gömülmüştüm iyice.

Neden yaşıyordum ki?

Kendime ve kime ne yararım oluyordu ki?

Tam bunları düşünürken ayak sesleri duymaya başladım.

İnsanlar yaklaşıyorlardı, ellerinde bıçaklarla.

“Beni kes, beni al.” diye bağırmaya başladım.

Yaşama amacım neydi ki, turptum ben!

Ve aldı beni, poşete attı.

Poşette benden başkaları da vardı.

İlk defa görüyordum onları, meğerse havuçmuş onlar.

Mutfak dedikleri bir yere götürdüler sonra bizi.

Temizlediler, süslü tabaklara koydular.

Konuşurlarken duydum, meğerse ben çok faydalıymışım.

Enerji veriyormuşum, halsizliğe ve mide sorunlarına iyi geliyormuşum.

Arkadaşım havuç da çok faydalıymış.

Nasıl mutlu oldum anlatamam.

Ben bu yaşama boşuna gelmemişim.

Benim de kattıklarım varmış evrene.

Şekilsizliğim şeklimmiş benim.

Zihnim yönetmiş beni hep.

Güneşe, suya, toprağa hasretmişim.

Ama gelin görün ki, artık çok geç.

Çünkü arkadaşım havuçla beni salata yapacaklar birazdan.

Ama mutluyum.

Çünkü ben uçurumdan düşen bir kayayım ve bu sefer mutluyum.

Düşmemeyi isteyişimden mutluyum.

 

Not: Neden herkes aynı konularda yazıyor, mesela neden kimse turp için bir şeyler yazmıyor diye yapılan konuşmanın sonrasında yazılmıştır.

Hiç yorum yok: