23 Haziran 2020 Salı

“En Derin Denizlerden Doğar En Yüce Dağlar.”

Çok fazla umut dağıtır. Olmayacağını bildiği vaatleri yükler insanların sırtına. İnsanları kendine inandırır. Kapıyı asla kapatmaz, bilgi kırıntılarıyla besler kötü günlerde ezilmiş ve iyi günlere aç insanların kalplerini. Böyle kazanır onların güvenlerini ve onları böyle elinde tutar. Vaatler gerçekleşmedikçe kendisi değil de umut verdikleri ezilir o sırtlarına yüklenen umut dolu cümlelerle. İnsanları o umudun dilencisi yapar. Her gün beklerler umutlarının gerçekleşmesini; umutları yavaş yavaş mutsuzluğa, sonra kızgınlığa, en sonunda da kullanılmışlık duygusuna bırakır yerini. Üzerlerinde empati değil, idare etme sanatı uygulanmıştır.


Eh insanlar da kanmaya dünden razı, iyi ve mutlu tek bir güne muhtaç, güzel sözlere aç. Unuturlar işte, çoğu söz bilgelik içermez. Aslında güzel sözler söylemek değildir bilgelik, söylediği sözlerin uygulayıcısı olmaktır. Bilge ve iyi bir ruh, asla arkasında duramayacağı ve gerçekleştiremeyeceği sözleri çıkarmaz ağzından, insanları bu şekilde hayal kırıklığına uğratmaz. Söz kara büyüdür der bir bilge, ağzından çıkan tek bir cümlenin insanların hayatlarında neye mal olacağını asla bilemezsin. İyi bir şey çıkmayacaksa ağzından sus, üzerinde vaatler savurduğun bir insanın hayatı.


Bir insanın hayatı, başka insanların da hayatını etkiler. Eşini, annesini, babasını, kardeşlerini, arkadaşlarını, iş arkadaşlarını, markette onu gören insanları, yolda karşılaştığı insanları. Herkes üzerine alınır, herkesin morali bozulur; halbuki bilmezler onlarla alakası yok, kararmıştır umutları, uçup gitmiştir yaşama sevinci, tükenmiştir insanlara olan güveni.


Sen üzülme yine de. Hayat çok güzel, biliyorsun, hayatı çirkinleştiren insanlar.


Bazı şeyler yarım kalır, bu yüzden hep alacaklı gibi ve hep eksik olursun.

Bazen o kadar kızarsın ki, anlamaya vaktin ve gücün kalmaz.

Birçok kişiyi içeren planlar yaparsın uzun süreli; ama o insanların o kadar süresi olmadığını bilmezsin.

Kimsenin yaşadığını basit sanma hatasına düşmezsin asla.

Asla sana yapılan hataların benzerini yaşatmaktan yana olmazsın.

Bazen etrafında o kadar çok ses olur ki kendi sesini duyamazsın, kendi sesine yabancılaştırırlar seni.

Yolunu değiştirmek istersin; ama adımların aynıdır.


“Söyleyecek sözüm kalmadı, her şey söylendi, umut bitti.” dersin, işte tam o sırada Nietzsche’nin sözü hayat bulur yeniden:

“En derin denizlerden doğar en yüce dağlar.”

Sadece bazı günler değil, her gün birlik olma günü diye düşünürsün: Akılda, bilimde, barışta, mantıkta, sevgide, huzurda, insanlıkta, vicdanda, evrensel değerlerde birlik olma günü.

Ve bunu kalbindeki her hücreyle bilirsin:

Asla yenilmeyeceğiz aydınlık taklidi yapan ve içimizdeki ışığı söndürmeye çalışan karanlığa, ışığımız inatla parlayacak!

Asla çıkar ilişkileri değil, samimiymiş gibi davranıp samimiyetsiz olan insanlar değil, içtenlik ve doğruluk kazanacak!


Gelecek sisli bir yol gibi belirsiz görünse de, siste uçan cesur bir kuş gibi korkmadan ve umutla başlayalım uyandığımız her güne.


Umut verip de kalp kıranlardan, söz verip de tutmayanlardan, hayal kurup da oturanlardan, yüze gülüp de arkadan konuşanlardan, üretmeyip de tüketenlerden, geçen zamanın ve kendisinin kıymetini bilmeyenlerden olmayalım.

 

Güzel konuşan, ince düşünen, halden anlayan, ağlayanı güldüren, düşeni kaldıran, yaraları saran, sözlerini tutan, lafının arkasında duran, yarı yolda bırakmayan, neyse o olan, net ve dürüst insanlardan olalım.


Kırmadan, dökmeden, severek, anlayarak, gelişerek, büyüyerek, öğrenerek, destek olarak, yardım ederek, güvenerek, dürüst olarak, kendimize inanarak, sağlıklı, huzurlu, mutlu ve neşeli günlerin ilk günü olsun bugün; devamını getirmek de bizim elimizde.


Benim kendime ve bize inancım tam.


İnanma sırası sizde.

Hiç yorum yok: