6 Haziran 2020 Cumartesi

Zıtlıklar Labirenti

Korkarak yaşıyorum. Deli gibi cesurum.

Pişmanlık duyuyorum. İyi ki yapmışım.

Çok seviyorum. Uzak durun benden.

Mutsuzum. Keyifliyim.

Acı çekiyorum. Gözlerimin içi gülüyor.

Halsizim. Yerimde duramıyorum.

Serseri gibiyim. Planlarım var.

Çok istiyorum. Kaçıyorum.

Güveniyorum. Tereddütlerim var.

Fazla duygusalım. Mantığım ön planda.

Bazen özlüyorum. Aklıma bile gelmiyor.

Aşık oluyorum. Uzaklaşıyorum.

Acıyorum. Nefret ediyorum.

Uyumuyorum. Sürekli rüya görüyorum.

Taştan farkım yok. Ağlıyorum.

Düşünüyorum. Yapmıyorum.

Acımasızım. Kıyamıyorum.

Hiç takmıyorum. Önemsiyorum.

Kararlıyım. Çelişkilerim var.

İnanıyorum. Reddediyorum.

Zaman çok önemli. Oyalanıyorum.

İntikam alıyorum. Affediyorum.

Unutuyorum. Hiç aklımdan çıkmıyor.

Heyecanlanıyorum. Kaçınıyorum.

Kaygılıyım. Umutluyum.

Küskünüm. Barışığım.

Başım dik. Devekuşu gibiyim.

Önemsiyorum. Umrumda değil.

Geleceğe bakıyorum. Gözüm arkada.

Midye gibiyim, kabuğumda yaşıyorum. Kuşlar gibiyim, doyasıya özgür.

Zıtlıklar labirenti ördük kendimize.

Mutsuzken mutlu, mutluyken mutsuz…

Umut, sevgi, güvenin yönetmesi varken,

Neden karamsarlık, acı ve güvensizliğin ellerine

Bile bile bırakır insan kendini?

Kahkahanın yerine neden gözyaşını seçer?

Yeni anılar yaratmak varken eskiye saplanır bu kadar?

Neden sağlam ve dimdik olmaz da

En ufacık şeylerde yara alır,

Huzursuzluk ve ızdıraba bırakır kendini?

Kahraman olmak varken kurbanlığı seçer?

Üretmek yerine tüketmeyi,

Hem de özellikle kendini tüketmeyi

Nasıl göze alır?


Hiç yorum yok: