25 Haziran 2020 Perşembe

"Yaşamı Ölüm Diye Anlatıyorlar Size, Yalanı Gerçek."

Yaşama hevesinizi, neşenizi, huzurunuzu, bir hevesi yaşatma çabanız için öldürmeyin.

Size umudunu koru deyip de sizi bir eşya gibi gören, tek düşündüğü kendi çıkarı olan insanların bencilliğini fark edin.

Sadece kendinize inanın.

Ne demişti şair: "Yaşamı ölüm diye anlatıyorlar size, yalanı gerçek."

 

İnsanların size ne söylediğiyle çok ilgilenmeyin, ne yaptıklarıyla ilgilenin.

Kendinizi kısırdöngüye sokup, mengenenin içinde sıkmayın.

Olmuyorsa, yenildiğinizi kabul edin.

 

Masal gibi anlatılan güzel sözcüklerle uyutulduğunuz zalim oyunların içinde piyon olmayın.

Hayatınızın her anı çok değerli, siz çok değerlisiniz.

Başkalarının sizin değerinizi belirlemesine izin vermeyin.

 

Hiçbir zaman hiçbir şey için geç değil, her zaman yeniden başlanabilir.

Mutsuzsanız, kendinize artık bir şey katamıyorsanız, bir şeyleri değiştiremiyorsanız, inanacak gücünüz kalmadıysa, umudunuz bile yorulduysa değişimin vakti gelmiş demektir.

Zaman çabuk geçiyor, zaman çok değerli.

Bu değerli zamanı siz paylaşırken sizinle paylaşmayanlarla harcamayın.

 

Beklemeyin, isteyin ve istedikleriniz için harekete geçin.

Vaktim yok diye yakınıyordunuz, şimdi vaktiniz varken erteliyor musunuz?

“Benim için hayırlısıysa olsun demeyin.”, sadece sizin için hayırlı olması yetmez, herkesin ve hepimizin hayrına olacaksa olsun.

 

Döngünüzü kırın.

İradenizi de bir kas olarak düşünün, onu her gün çalıştırarak güçlendirin.

Önceliklerinizi yeniden düzenleyin.

Meşguliyetlerinizi iyi planlayın.

Cesur olun.

Hayatınızda yeniliklere yer açın.

“Hareket etmeyen, zincirlerini fark edemez.”, der bir devrimci.

 

Hadi gel keşfet benimle, bakalım zincirimiz ne kadar uzun, ne kadar yerimiz zincirsiz, ne kadar gidebiliyoruz uzağa ve ne kadar dönüyoruz kendimize...

Vicdanı rahat, tüm kalbiyle ve ruhuyla çabalamış, bütün iyi niyetiyle elinden gelen her şeyi fazlasıyla yapmış birinin hafifliğiyle yürüyelim yeni yollara, hakkımız olan huzur ve mutluluk için.

 

Ve şunları asla unutmayalım:

 

Egomuzu ve egomuza destek olan o gücü arkamıza alıp faşist olmamalıyız. 
Bir olmalıyız; ama sadece kendi çıkarlarımıza uyan insanlarla bir olmamalıyız. 
Beraber olmalıyız; ama işimize gelen ve işimizi yaptırdıklarımızla değil sadece. 

Egomuzu bastırmalıyız. 


Sevgi olmalıyız; koşulsuz, çıkarsız, adalet duygusuyla, eşitlik bilinciyle, kırmadan, özgürlüğün farkında olarak, saygıyla. 

Sevgi olmalıyız, sevgili olmalıyız; ama sadece sevgiliye değil; yanında olan, arkanda olduğunu hissettiren her kişiye, tek tek, hissettire hissettire. 

Haksızlığa uğrayanın hakkı olmalıyız. 

Mağdur olanın gücü olmalıyız. 
Engellinin kolu, bacağı, gözü, kulağı, eli, ayağı olmalıyız. 
İşsizin desteği, şiddet mağdurunun koruması olmalıyız. 

Ama hiçbir zaman faşist olmamalıyız. 

Güç bende deyip de ezmemeliyiz;

Sevgi bende deyip de korumalıyız. 

Sevgi bende deyip kollamalıyız. 
Sevgi bende deyip de güçlü hissettirmeliyiz. 

Berkin, Eren, Özgecan, Sibel Ünli ve nice canımızın yaşayan bedenleri olmalı; ruhlarını yaşatmalıyız. 

Berkin, Eren, Özgecan, Sibel Ünli ve nice canımızın anne ve babalarının çocukları olmalıyız. 
Zor durumdaki kardeşlerimizin duacısı, koruyucusu, savunucusu olmalıyız. 
Hapishanedeki, dört duvardaki, bedenleri hapis, ruh ve beyinleri özgür aydınlarımız için siper olmalıyız. 
Her an, her yerde, her durumda, haksızlıklara karşı omuz omuza olmalıyız. 

Allah inancı ayrı, din inancı ayrı; ama inandığımız ve savunduğumuz her zaman sevgi, adalet, eşitlik, dürüstlük olan insanlar olmalıyız. 

Biz sevgi, adalet, eşitlik, dürüstlük olmalıyız.


Hiç yorum yok: