Yaşama hevesinizi,
neşenizi, huzurunuzu, bir hevesi yaşatma çabanız için öldürmeyin.
Size umudunu koru deyip
de sizi bir eşya gibi gören, tek düşündüğü kendi çıkarı olan insanların
bencilliğini fark edin.
Sadece kendinize inanın.
Ne demişti şair:
"Yaşamı ölüm diye anlatıyorlar size, yalanı gerçek."
İnsanların size ne söylediğiyle çok
ilgilenmeyin, ne yaptıklarıyla ilgilenin.
Kendinizi kısırdöngüye sokup,
mengenenin içinde sıkmayın.
Olmuyorsa, yenildiğinizi kabul edin.
Masal gibi anlatılan güzel
sözcüklerle uyutulduğunuz zalim oyunların içinde piyon olmayın.
Hayatınızın her anı çok değerli, siz
çok değerlisiniz.
Başkalarının sizin değerinizi
belirlemesine izin vermeyin.
Hiçbir zaman hiçbir şey için geç
değil, her zaman yeniden başlanabilir.
Mutsuzsanız, kendinize artık bir şey
katamıyorsanız, bir şeyleri değiştiremiyorsanız, inanacak gücünüz kalmadıysa,
umudunuz bile yorulduysa değişimin vakti gelmiş demektir.
Zaman çabuk geçiyor, zaman çok
değerli.
Bu değerli zamanı siz paylaşırken
sizinle paylaşmayanlarla harcamayın.
Beklemeyin,
isteyin ve istedikleriniz için harekete geçin.
Vaktim
yok diye yakınıyordunuz, şimdi vaktiniz varken erteliyor musunuz?
“Benim
için hayırlısıysa olsun demeyin.”, sadece sizin için hayırlı olması yetmez,
herkesin ve hepimizin hayrına olacaksa olsun.
Döngünüzü
kırın.
İradenizi
de bir kas olarak düşünün, onu her gün çalıştırarak güçlendirin.
Önceliklerinizi yeniden düzenleyin.
Meşguliyetlerinizi iyi planlayın.
Cesur olun.
Hayatınızda yeniliklere yer açın.
“Hareket etmeyen,
zincirlerini fark edemez.”, der bir devrimci.
Hadi gel keşfet benimle,
bakalım zincirimiz ne kadar uzun, ne kadar yerimiz zincirsiz, ne kadar
gidebiliyoruz uzağa ve ne kadar dönüyoruz kendimize...
Vicdanı rahat, tüm kalbiyle ve
ruhuyla çabalamış, bütün iyi niyetiyle elinden gelen her şeyi fazlasıyla yapmış
birinin hafifliğiyle yürüyelim yeni yollara, hakkımız olan huzur ve mutluluk
için.
Ve şunları
asla unutmayalım:
Egomuzu ve egomuza
destek olan o gücü arkamıza alıp faşist olmamalıyız.
Bir
olmalıyız; ama sadece kendi çıkarlarımıza uyan insanlarla bir
olmamalıyız.
Beraber
olmalıyız; ama işimize gelen ve işimizi yaptırdıklarımızla değil sadece.
Egomuzu bastırmalıyız.
Sevgi olmalıyız; koşulsuz, çıkarsız, adalet duygusuyla, eşitlik bilinciyle,
kırmadan, özgürlüğün farkında olarak, saygıyla.
Sevgi
olmalıyız, sevgili olmalıyız; ama sadece sevgiliye değil; yanında olan, arkanda
olduğunu hissettiren her kişiye, tek tek, hissettire hissettire.
Haksızlığa uğrayanın hakkı olmalıyız.
Mağdur
olanın gücü olmalıyız.
Engellinin
kolu, bacağı, gözü, kulağı, eli, ayağı olmalıyız.
İşsizin
desteği, şiddet mağdurunun koruması olmalıyız.
Ama hiçbir zaman faşist olmamalıyız.
Güç bende
deyip de ezmemeliyiz;
Sevgi bende deyip de korumalıyız.
Sevgi bende
deyip kollamalıyız.
Sevgi bende
deyip de güçlü hissettirmeliyiz.
Berkin, Eren, Özgecan, Sibel Ünli ve nice canımızın yaşayan bedenleri olmalı;
ruhlarını yaşatmalıyız.
Berkin,
Eren, Özgecan, Sibel Ünli ve nice canımızın anne ve babalarının çocukları
olmalıyız.
Zor
durumdaki kardeşlerimizin duacısı, koruyucusu, savunucusu olmalıyız.
Hapishanedeki,
dört duvardaki, bedenleri hapis, ruh ve beyinleri özgür aydınlarımız için siper
olmalıyız.
Her an, her
yerde, her durumda, haksızlıklara karşı omuz omuza olmalıyız.
Allah inancı ayrı, din inancı ayrı; ama inandığımız ve savunduğumuz her zaman
sevgi, adalet, eşitlik, dürüstlük olan insanlar olmalıyız.
Biz sevgi,
adalet, eşitlik, dürüstlük olmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder